Mahalle camimiz henüz inşaat aşamasında, okul dönüşü temeli yükselen camimin önünden geçiyorum. Kamyonlarla briketler getirilmiş, inşaatın önüne yığılmış, temelin üzerine duvarların örülmesi için taşınmayı bekliyor, biz çocukları bekliyor.
Hızlı adımlarla caminin önünden geçerek eve gelip beyaz yakalı kara önlüğümü bir çırpıda çıkarıp somyanın üstüne atıp evden çıkıyorum.
Koşar adımlarla cami inşaatındayım. Arkadaşlarım da tek tek geliyorlar.
Henüz ilkokul öğrencisiyiz ama cami inşaatında bize göre de iş var, briket taşıyacağız.
Bir bir briketleri taşımaya başlıyoruz. Ustalar bizim getirdiğimiz briketler ile duvarları örüyorlar.
Bir bahar ayı caminin kah briketini kah tahtasını taşıyarak geldi geçti.
Mahallemizde cami olmadığı için teravihler evlerde kılınırdı. İnşaallah bu sene teravihi camimizde kılacağız.
Gün geldi, inşaat bitti, camimiz ibadete açıldı, Ramazan geldi, biz çocukları bir heyecan kapladı.
Teravih namazları biz çocuklar için ramazan sevinci idi. Daha ezan okunmadan camiyi doldururduk. Safın en gerisinde durur, namazlarımızı öyle kılardık.
Safın en arkasında duruşumuz cemaatin adabına riayetimizden değil, yaramazlığımızdan 🙂
Mahallenin çocukları ile en arka safta namaza durmuşuz.
Arkadaşlardan biri hafif bir gülme belirtisi gösteriyor, yanındaki ona bakıp gülüyor, onun yanındaki ondan etkilenip kahkahayı basıyor, sonra hepimizi birlikte gülme krizine tutuluyoruz.
Kimimiz safı terk edip caminin avlusuna kendini atıyor, kimimiz bir kolan arkasına saklanıyoruz.
Cemaat selam verince hep birlikte çocuklara dönüyor, olmuyor böyle dercesine bakıyorlar. Bir kısmı da acaba bizim çocuk mu bu yaramaz diye merakla çocukları gözden geçiriyor.
İşi bilen bazı büyükler, çocukları yanına çağırıp kendileri ile aynı safa alıyor, böylece tüm çocuklar büyüklerin arasına dağılıyor.
Dağılıyor dağılmasına ama caminin sessizliği vitir namazına kadar devam eder, sonra yine çocukların gülmesi ile bozulurdu.
Asıl gülme krizimiz hep sondadır.
Namazlarımızı hep yanımızdakine bakarak kılarız ama yirmi rekât hep aynı hareketleri yaptığımızdan rükûa da secdeye de büyüklerden önce gider, kendimizi halının üzerine adeta atardık.
Vitir namazı geldiğinde şaşırmayanımız yoktur. Rutine alışınca üçüncü rekâttaki kunut tekbirinde herkes ellerini kaldırıp tekbir alırken biz rükûa gideriz. Yanlışımız olunca da güleriz.
Gülme sesini duyan arkadaşlarımız caminin her bir köşesinden karşılık verir, kunutun sessizliğini gülmelerimiz bozar.
Çocukluğumuzda Ramazan sevincini teravihlerle böyle yaşardık.
Camiden ne kovulduk, ne dövüldük, hep oynadık 🙂
***
Bugünkü çocuklar teravihlerde gülmüyorlar!
Biz mi yanlış yapıyorduk yoksa bugünkü çocuklar mı doğrusunu yapıyor?
Hani meşhur bir söz vardır, ‘Camide cemaatle namaz kılarken arka saflarda gülüşen çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun’, işte tam da bundan bahsediyorum. Biz çocukluğumuzda bunu yaşadık ama bugünkü çocuklar bunu yaşamıyorlar, neden?
Bunun birçok sebebi var elbette.
Birincisi, bugün çocuklar camiye daha bir baskı ile geliyor, daha evden çıkar çıkmaz ebeveyn tarafından bir nasihat, bir uyarı, birazda tehdit, ister istemez cami yolunda sinmiş bir çocuk.
İkincisi, mahalle kültürünün kaybolması, internet bağımlılığı gibi sebeplerle çocuklar birbirleri ile yeterince samimi değiller, sokakta birbirlerine ısınmayan çocuklar camide de soğuklar.
Üçüncüsü, camideki büyüklerin yüzleri hep bi gergin. Yüzlerindeki ifadeler adeta hepsinin Karadeniz’de gemileri batmış, gülümsemeyi unutmuşlar. Böyle gergin, dokunsan her an patlayacak bir görüntü veren büyüklerin yanında çocuklar adam (!) oluyorlar.
Dördüncüsü, bugün camiye daha az çocuk geliyor. Yukarda saydığım sebeplerin yanı sıra bu çağda çocuklara meşguliyet verecek daha çok şey var. Evden sıkılıp, kendini sokağa atmayan çocukların yolu camiye de düşmüyor. Zira evde playstation, televizyon, internet var. İnternetin getirdiği youtube, sosyal medya çocuklarımızın vaktini ciddi anlamda alıyor. Çocukluğun fıtratına ters bir şekilde bireysel olarak yaşıyorlar, bu da toplumdan da camiden de koparıyor.
Çocuklarımızı sokağa çıkarmalı, camiye götürmeli, arkadaşları ile oyunlar oynamasını sağlamalıyız.
Çocuk oyunla eğitilir, her yer çocuk için oyun alanıdır, cami de.