Osmanlı İmparatorluğu vezir-i âzâmlarından Hekimoğlu Ali Paşa, çok cömert ve hâl ehli bir zât idi. Onun komşularından biri, paraya ihtiyacı olduğundan, kendi evini satılığa çıkardı.
Talipliler “Evi kaç paraya veriyorsun?” dediler. Evini satmak isteyen adam “yüz bin akçeye” dedi.
Hayrete düşen talipliler “senin bu küçük evin o kadar eder mi?” dediklerinde, “siz, Hekimoğlu Ali Paşa’nın komşuluğunu kaça almak istiyorsunuz?” diye cevap verdi.
“Komşu satın alınır mı?” dediklerinde, adam “Ev, komşu için alınır. İyi bir komşu, bir şey istenildiğinde memnuniyetle hemen verir. İstenilmezse bir şey lazım mı, diye sorar. Kendisine kötülük edene iyilik eder. İşte Hekimoğlu Ali Paşa da bunlardan biridir. Böyle bir komşuya sahip olmak için evime yüz bin akçe çok mudur?” dedi.
Komşusunun bu hikmetli sözü, Hekimoğlu Ali Paşa’nın kulağına gidince, adama bir hayli para verdi ve “Bununla ihtiyacını gider, evini de satma. Senin gibi kadirşinas komşudan ayrılmak istemiyorum” dedi.