Duygularım tarih sayfalarında dolaşıyor. Mekkeli müşrikler bir araya gelerek Müslümanlara ambargo kararı alıyorlar. Ve çile artmaya başlıyor.
Gözlerim Mekke sokaklarında Ebu Cehil’i arıyor. O gün yaşasaydım, acaba Ebu Cehil’in karşısında çıkıp onu bir kılıç darbesi ile indirir miydim, bilemiyorum. Allah Resulü sahabesine o gün böyle bir yolu göstermedi. Her halde ben de Resulüme uyar bunu yapmazdım. Ama bugün karşıma çıksa 1400 yıllık öfkemle onu toprağın altına gönderirdim.
Bu gün Ebu Cehil’in taraftarları yeryüzüne dağılmış durumda. Benim ülkemde de var. Müslümanlara ambargolar, yasaklar koyuyorlar. Allah’ın dinini evinizde ve camilerde yaşayabilirsiniz, başka yer yasak diyorlar adeta. Üstelik biz de Müslüman’ız, babam, dedem hacıdır diyorlar. Bu zulme rağmen direnenlere selam olsun.
Ebu Cehiller o gün biz senin peygamberliğini kabul edelim, sen de bizim putlarımıza karışma diyorlardı. Bu gün ülkem insanı ben de Müslüman’ım, ben de Muhammed ümmetiyim ama bu devirde faizsiz iş olur mu demiyor mu? Bu devrin yaşam tarzı bu, namazımı da kılarım içkimi de içerim demiyor mu? Hâşâ, Allah bu günü bilememiş dercesine, Kur’an’a uyacaklarına Kur’an’ı kendilerine uydurmuyorlar mı?
Allah’ım ülkem insanına hidayet eyle!
12 Ocak 2007 / Mekke