Yılların özlemini bitirmek için yolculuğa çıktık. Kavuşmak, Efendime. İlk durağımız Medine. Efendim, efendim, canım efendim.
Ve ayrılık, sevdiklerimden, oğlumdan, annemden, babamdan! Arkada gözyaşı bırakarak yola çıkıyorum. Herkes ağlıyor. Bu ağlama ayrılık ağlaması değil, sevda ağlaması. Yaratanın diyarına, sevgilinin diyarına bir kul daha göndermenin ağlayışı! Bu ağlayış gidememenin, hakkı ile kulluk edememenin ağlayışı. Bu ağıt sevginin ve özlemin ağıtı.
Selam ve gözyaşı yükü ile yola çıktık. Selamlar dillerde, yaşlar gözlerde, kulluk edememenin acziyeti ise gönüllerde hep bir ağızdan Resul’e selam söylendi. Ama yüce Mevla’ya gönülden kimse duymadan acziyetler bildirildi. Zira bende bu kutsal yolun yolcularını yolcu ederken öyle yapmamış mıydım? “Allah’ım; layık değilim, kulluk edemedim ama Sen Rahmansın beni de çağır” dememiş miydim? Günahkâr dilimle “selam götürün Resulüme” dememiş miydim? Yıllarca selam gönderdim, şimdi ise ben götürüyorum.
Allah’ım bu yolculuğu tamamlamayı nasip et ve bana kolaylaştır. Âmin.
16 Aralık 2006 / Sivas-İstanbul Uçuşu