Hep söyleniriz; ah eski ramazanlar, eski yemekler… Ve eski komşuluklar! Bu eskiler bitmez tükenmez Eskiyen komşuluk mudur bizler mi?
Zaman akıp gidiyor. Çocuklar doğar, anne babasının yerini alır, yaşar, yaşayan ölür. Dünya döner, gelen kalmaz, giden gelmez. Biz eskidikçe komşuluklar da bizimle birlikte eskiyor, eskide kalıyor.
Komşuluklar bizimle doğar, yaşar ve ölür. Çocukluğumuzun, gençliğimizin, olgunluğumuzun, ihtiyarlığımızın komşuluğu; komşuluğumuzun çocukluğu, gençliği, olgunluğu, ihtiyarlığı vardır. Komşuluğun da çocukluk anıları, gençlik anıları vardır, acısı vardır, sevinci vardır.
Komşuluğu yaşayan da yaşatan da insandır. İnsanın olduğu her yerde iyi ya da kötü bir iletişim vardır. İnsanlar arasında kurulan iyi iletişimlerle güzel komşuluk hatıraları oluşur, kötü iletişimlerle istenmeyen, hatırlanmak istenmeyen hatıralar…
İnsanoğlu güzele özlem duyar, bu sebeple ah eski komşuluklar der. Ne kadar kötülük yaşasa da, kötü komşuları olsa da onları mazide bırakır, iyi komşuları hatırlar ve özlem duyar
Bugün biz ‘ah eski komşuluklar’ diyoruz, yarın da bizim çocuklarımız ‘ah eski komşuluklar’ diyecek, dün babalarımızın, dedelerimizin dediği gibi Bu döngü devam edip gidecek. O halde bugünün kıymetini bilmeli, zamanı değerlendirmeli, iyi komşuluklar kurmalıyız.