Yedi şaftla tavafımızı tamamlayıp, Makam-ı İbrahim’in karşısına geçiyoruz. Gözümüz Makam-ı İbrahim ile Kâbe’yi aynı anda görüyor. Bakıyor, bakıyor, bakıyorum. Baktıkça bakmak istiyor, gözlerimi ayırmak istemiyorum.
Ve tekbirimi alıp namaza duruyorum. Yıllarca Kâbe’yi görmeden, O’na yönelerek namaz kılmıştım. Şimdi ise O’na yöneliyorum ama bu sefer görerek, O’nu hissederek kıyama duruyorum.
Bu makamda namaz kılmak çok farklı bir tat. Kâbe’de namaz kılmak çok farklı, bir de bu namaz Makamı İbrahim’e geldi mi çok daha anlam kazanıyor.
İki rekat namaz kılıp ellerimizi duaya kaldırıyoruz. Ellerimiz kalkıyor ve gönlümüz duaya başlıyor. Burada duaya icabeti hissediyorum. Zira ellerim yoğun rahmetin ağırlığını hissediyor. Ve bu ağırlık karşısında ellerimi biraz daha açıp daha fazla rahmet yakalamaya çalışıyorum.
Gönlünüz sevinçten ağlıyor ve hamdediyor Rabbine.
Hamdolsun beni buraya getiren Rabbime…
26 Aralık 2006 / Mekke